8 Şubat 2013 Cuma

SULAK ALANLAR YATIRIM ALANLARINA DÖNÜŞTÜRÜLEMEZ

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, Bursa İl Örgütü, "İklim ve Çevre Çalışma Grubu", 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü nedeniyle bir basın açıklaması yaptı.

 Sulak Alanların Yaşam Hakkına Sahip Çıkalım.
 
Yarın, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar günü.

Günlük yaşamda pek farkında olmadığımız sulak alanlar, yeryüzündeki başka hiçbir ekosistemle karşılanamayacak işlev ve değerlere sahiptir. Sulak alanlar, su kalitesini yükselten ve fazla miktardaki suyu emip depolayarak su rejimini düzenleyen, iklimi yumuşatan, tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ya da besin maddelerini kullanarak suyu temizleyen ekosistemlerdir. Sulak alanların pek çok özelliğinin yanı sıra milyonlarca kuşun okyanusları aşmadan önce yumurtlama, yavru çıkarma ve mevsimlik yaşam alanları olması önemlidir.

Sulak alanlar, Türkiye’nin de taraf olduğu, 1971 yılında İran’ın Ramsar kentinde imzalanan “Sulak Alanların Korunma Sözleşmesi” ile koruma altına alınıyor ve 1997’den bugüne 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü olarak kutlanıyor.

Lakin sulak alanların korunması konusunda mevcut durum vahimdir. Dünya sulak alanlarının % 50'si sazlıkların kesilmesi, tarım amaçlı kurutmalar, sanayi kirliliği, içme suyu amaçlı kullanımlar, HES’ler, büyük baraj inşaatları nedeniyle yeterli su alamama ve yapılaşmalar nedeniyle yok edilmiştir.

Sulak alanlar bakımından fakir olan Türkiye’de ise yaklaşık 1 milyon hektar ve bilinen 250 civarında sulak alan bulunmakta olup 71'i uluslararası öneme sahiptir ve hepsi halen insan kaynaklı, doğayı gözetmeyen tarım, sanayi ve yerleşim tehdidi altındadır.  Son 40 yılda Amik, Gavur, Suğla, Kestel, Emen, Avlan gölleri gibi çok sayıda sulak alan doğa gözetilmeden kurutularak tarım, sanayi ve yerleşim alanlarına dönüştürüldü.

Sulak alanlar için diğer önemli tehdit ise İklim değişikliği olup Manyas Gölü, Uluabat Gölü, İznik Gölü, Sapanca Gölü, Eber ve Akşehir gölleri, Ereğli Sazlıkları, Tuz Gölü ile kıyı alanlarındaki deltalar başta olmak üzere birçok sulak alan kuraklaşmaktadır. Bursa’da ise İznik Gölü, Uluabat Gölü, Kocaçay Deltası başta olmak üzere sulak alanlarımız hem iklim değişikliği nedeniyle hem de sanayinin kirletmesiyle yok olmaktadır.

İznik Gölü, başta Cargill olmak üzere göl çevresindeki sanayi kuruluşlarının oluşturduğu kirlilik tehdidi altındadır. Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından biri olan Uluabat ise önce tarımsal depo rusatlı sanayi kuruluşları, ardından toplu konut çalışmaları tarafından kuşatılmış iken son yıllarda farklı tehditlerin de yoğunlaştığı bir hedef halindedir. Çimento fabrikası, taş ve maden ocakları Uluabat’ın yok oluşunu hızlandırırken, bir de İstanbul-İzmir Otoyolu projesi gündeme gelmiştir.

Sulak Alanlar Yatırım Alanlarına Dönüştürülemez

 Sulak alanlar için iklimdeğişikliği, sanayi ve tarım baskısının yanı sıra yeni bir tehdit unsuru daha eklenmiştir.

AKP’nin çılgın projeleri.

Başbakan’ın İstanbul için tasarladığı Kanal İstanbul projesinin yerel versiyonu ise Ramsar Sözleşmesi ile korunan Uluabat Gölü için tasarlanmakta.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe tarafından hazırlanan projeye göre Marmara Denizi ile Uluabat Gölü’nün birleştirilmesi sonrası yatların Gölyazı’ya kadar gelmesi hedefleniyor. Marmara Denizi’inden Uluabat Gölüne açılacak kanalla yat turizmi yapmak için bölgenin en önemli sulak alanı yok edilecek. Diğer bir başka projesi ise Uluabat Gölü Eğlence Parkı ile Disneyland kurma hayali.

Biz bu çılgın aklın sonunu iyi görmüyoruz.

Sulak alanların yok olması, ekosistemin bozulması demektir. Kimsenin ekosistemi bozmaya hakkı yoktur. Bir an önce bu çılgınlıklar durdurularak sulak alanların korunması için demokratik yönetim mekanizmaları kurulmalıdır.

Ayrıca Orman ve Su İşleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Su Yönetimi Genel Müdürlüğünce hazırlanan ve kamuoyunun görüşüne sunulan Su Kanunu Tasarısı ile halkın ortak malı olan su varlıklarının ticarileştirilmesinin ve suyun metalaştırılmasının yasal zemini oluşturulmaktadır. Yasanın bu şekilde çıkması halinde ise halkın suya erişim hakkı engellenecektir.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Bursa İl Örgütü olarak, sulak alanların, ormanların, yerüstü ve yeraltı sularının, denizlerin, gıda üretimine katkısı olan veya olmayan her türlü hayvan ve bitkinin yaşam hakkı sonuna kadar gözetilmesi  ve mevcut insan faaliyetlerinin buna göre sınırlandırılması gerektiğini ifade ediyoruz.

Sulak Alanlar geleceğimizdir, sahip çıkalım

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Bursa İl Örgütü

İklim ve Çevre Çalışma Grubu

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder