Sulak Alanların Yaşam Hakkına Sahip Çıkalım.
Yarın, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar günü.
Günlük
yaşamda pek farkında olmadığımız sulak alanlar, yeryüzündeki başka hiçbir
ekosistemle karşılanamayacak işlev ve değerlere sahiptir. Sulak alanlar, su
kalitesini yükselten ve fazla miktardaki suyu emip depolayarak su rejimini
düzenleyen, iklimi yumuşatan, tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ya da besin
maddelerini kullanarak suyu temizleyen ekosistemlerdir. Sulak alanların pek çok
özelliğinin yanı sıra milyonlarca kuşun okyanusları aşmadan önce yumurtlama,
yavru çıkarma ve mevsimlik yaşam alanları olması önemlidir.
Sulak
alanlar, Türkiye’nin de taraf olduğu, 1971 yılında İran’ın Ramsar kentinde
imzalanan “Sulak Alanların Korunma Sözleşmesi” ile koruma altına alınıyor ve
1997’den bugüne 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü olarak kutlanıyor.
Lakin
sulak alanların korunması konusunda mevcut durum vahimdir. Dünya sulak
alanlarının % 50'si sazlıkların kesilmesi, tarım amaçlı kurutmalar, sanayi
kirliliği, içme suyu amaçlı kullanımlar, HES’ler, büyük baraj inşaatları
nedeniyle yeterli su alamama ve yapılaşmalar nedeniyle yok edilmiştir.
Sulak
alanlar bakımından fakir olan Türkiye’de ise yaklaşık 1 milyon hektar ve
bilinen 250 civarında sulak alan bulunmakta olup 71'i uluslararası öneme
sahiptir ve hepsi halen insan kaynaklı, doğayı gözetmeyen tarım, sanayi ve
yerleşim tehdidi altındadır. Son 40
yılda Amik, Gavur, Suğla, Kestel, Emen, Avlan gölleri gibi çok sayıda sulak
alan doğa gözetilmeden kurutularak tarım, sanayi ve yerleşim alanlarına
dönüştürüldü.
Sulak
alanlar için diğer önemli tehdit ise İklim değişikliği olup Manyas Gölü,
Uluabat Gölü, İznik Gölü, Sapanca Gölü, Eber ve Akşehir gölleri, Ereğli
Sazlıkları, Tuz Gölü ile kıyı alanlarındaki deltalar başta olmak üzere birçok
sulak alan kuraklaşmaktadır. Bursa’da ise İznik Gölü, Uluabat Gölü, Kocaçay
Deltası başta olmak üzere sulak alanlarımız hem iklim değişikliği nedeniyle hem
de sanayinin kirletmesiyle yok olmaktadır.
İznik
Gölü, başta Cargill olmak üzere göl çevresindeki sanayi kuruluşlarının
oluşturduğu kirlilik tehdidi altındadır. Türkiye’nin en önemli sulak
alanlarından biri olan Uluabat ise önce tarımsal depo rusatlı sanayi
kuruluşları, ardından toplu konut çalışmaları tarafından kuşatılmış iken son
yıllarda farklı tehditlerin de yoğunlaştığı bir hedef halindedir. Çimento
fabrikası, taş ve maden ocakları Uluabat’ın yok oluşunu hızlandırırken, bir de
İstanbul-İzmir Otoyolu projesi gündeme gelmiştir.
Sulak Alanlar Yatırım Alanlarına Dönüştürülemez
AKP’nin çılgın projeleri.
Başbakan’ın
İstanbul için tasarladığı Kanal İstanbul projesinin yerel versiyonu ise Ramsar
Sözleşmesi ile korunan Uluabat Gölü için tasarlanmakta.
Bursa
Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe tarafından hazırlanan projeye göre Marmara
Denizi ile Uluabat Gölü’nün birleştirilmesi sonrası yatların Gölyazı’ya kadar
gelmesi hedefleniyor. Marmara Denizi’inden Uluabat Gölüne açılacak kanalla yat
turizmi yapmak için bölgenin en önemli sulak alanı yok edilecek. Diğer bir
başka projesi ise Uluabat Gölü Eğlence Parkı ile Disneyland kurma hayali.
Biz
bu çılgın aklın sonunu iyi görmüyoruz.
Sulak
alanların yok olması, ekosistemin bozulması demektir. Kimsenin ekosistemi
bozmaya hakkı yoktur. Bir an önce bu çılgınlıklar durdurularak sulak alanların
korunması için demokratik yönetim mekanizmaları kurulmalıdır.
Ayrıca
Orman ve Su İşleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Su Yönetimi Genel
Müdürlüğünce hazırlanan ve kamuoyunun görüşüne sunulan Su Kanunu Tasarısı ile halkın
ortak malı olan su varlıklarının ticarileştirilmesinin ve suyun metalaştırılmasının
yasal zemini oluşturulmaktadır. Yasanın bu şekilde çıkması halinde ise halkın
suya erişim hakkı engellenecektir.
Yeşiller
ve Sol Gelecek Partisi Bursa İl Örgütü olarak, sulak alanların, ormanların,
yerüstü ve yeraltı sularının, denizlerin, gıda üretimine katkısı olan veya
olmayan her türlü hayvan ve bitkinin yaşam hakkı sonuna kadar gözetilmesi ve mevcut insan faaliyetlerinin buna göre
sınırlandırılması gerektiğini ifade ediyoruz.
Sulak
Alanlar geleceğimizdir, sahip çıkalım
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Bursa
İl Örgütü
İklim ve Çevre Çalışma Grubu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder