YEŞİLLER VE SOL GELECEK, BURSA İL KONFERANSI YAPILDI

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Bursa İl Konferansı 2 Kasım C.Tesi günü Ördekli Kültür Merkezinde yapıldı. Konferansa Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi üyeleri dışında toplumun farklı kesimlerinden temsilciler katıldılar ve oluşturulan serbest kürsüde kendilerini ifade ettiler. Konferans Yeşiller ve Sol Bursa İl Eş sözcüsü Yüksel Akgün'ün konuşması ile başladı. Akgün Yeşiller ve Sol Gelecek Partisinin misyonunun toplumun tüm mağdur kesimlerinin yanında olmak, onların mücadelesine destek vermek olduğunu ve henüz çok yeni bir parti olmalarına karşın bunu çok farklı alanlarda gerçekleştirme konusunda çeşitli çalışmalar yaptıklarını belirtti. Yüksel Akgün bugün kendilerinin değil, toplantıya katılanların konuşacağını belirterek sözünü tamamladı.
Ardından 28 şubat döneminde türban mağduru olan bir kadın, işçi temsilcisi Batis başkanı Metin Burak, 12 Eylül mağduru Sait hoca, Kürt ve Alevi kesimlerinden birer temsilci, engelli bir yurttaş, LGBT bireyleri temsilen bir genç, Vegan yaşam ve hayvan hakları konusunda söz alan temsilciler, Mazlum Der başkanı Şakir Çalışkan, "Barış için kadın girişimi" temsilcisi, Eko Der başkanı Arca Atay konuşma yaparak görüşlerini ifade ettiler. Tutuklu er Utku Kalı'nın babası Mahmut Kalı da söz alarak oğlunun mağduriyetini belirtti.
Toplantı, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, Parti meclisi üyesi gazeteci/yazar Aydın Engin'in konuşması ile sona erdi. Engin konuşmasında dünyanın değiştiğini, eski işçi sınıfı ve emperyalizm tanımlarının çok geride kaldığını, eski sol anlayışların döneminin kapandığını, artık dünyaya ve sola yeni bir gözle bakmak gereğini vurguladı. 1980 öncesi dönemlerde solun her sorunun çözümünü devrime bağladığını, artık devrimi beklemeden her sorunun üzerine ayrı ayrı giderek tek tek kazanımlar elde edilmeye başlandığını, bunun süreceğini ifade etti. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi'nin diğer partilerden farkının bu konferansta da da açıkça ortaya çıktığını, diğer partilerde yapılan toplantılarda parti yöneticilerinin konuştuğunu, burada ise vatandaşın konuştuğunu, bunun en önemli fark olduğunu belirtti.