13 Mart 2013 Çarşamba

SAİT ÖZDEMİR'in DURUŞMASI YAPILDI.

12 Eylül darbesinin ardından tutuklanan Sait Özdemir’e, 1988'de Bursa Özel Tip Cezaevi'nde iken 'işkence' yaptıkları iddiasıyla haklarında dava açılan sanıkların yargılanmasına devam edildi. 2 tanığı dinleyen mahkeme 3 tanığın daha dinlenmesine karar verdi. Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasında, ''işkence'' suçundan 12 yıla kadar hapsi istenen 5 sanıktan, gardiyanlar Ş.Ü. (55), N.B. (54) ile müşteki Sait Özdemir (63) ve tarafların avukatları katıldı. Geçen duruşmaya katılmayan tutuksuz sanık N.B., o dönemde Bursa Özel Tip Cezaevi'nde ikinci müdür olarak görev yaptığını belirtti. Görev yaptığı sırada sağ ve sol görüşe sahip 350 mahkum bulunduğunu belirten sanık, şunları kaydetti: ''Genel arama esnasında sol grupların koğuşunda tünel bulundu ve yapanlar 15 gün hücre hapsine çarptırıldı. İkinci tünel olduğu ihbarı üzerine jandarma kuvvetleri ile operasyon düzenlendi ve mahkumlar koğuşlarından çıkartıldı. Operasyon sonucunda ikinci tünel bulundu ve 105 kişi hakkında disiplin cezası verildi. Bu kişilerin arasında müşteki de vardı. Operasyon kararları üstlerimiz tarafından alınmıştır. Ben kimseye işkence etmedim. Sadece görevimi yaptım. Hakkımda soruşturma dahi açılmamıştır. Beraatıma karar verilmesini ve duruşmalardan vareste tutulmayı talep ediyorum.'' 'Ben onu, o da beni iyi tanır' Sanık N.B. müştekiyi tanımadığını söylerken, mahkeme heyeti, müşteki Sait Özdemir ile o dönemde cezaevinde kalan Sabri Çamur'u da tanık olarak dinledi. Çamur, sanık gardiyanı tanıdığını söyleyerek, "O da beni iy tanır" dedi. Çamur, o dönemde koğuşlarda arama yapacakları zaman mahkumları havalandırmaya çıkarttıklarını ifade ederek, ''Havalandırmada, yaz sıcağında akşama kadar bekletirlerdi. İlk tüneli kazan 11 kişiden birisiyim. O dönemde suçumu itiraf ettim. Bu yüzden 15 gün hücre hapsine çarptırıldım. Ayrıca bu yüzden yargılanıp, ceza da aldım. Biz hücre cezasını çekerken, ikinci bir tünel ihbarı üzerine koğuşlarda arama yapıldı. Bu sırada mahkumları döve döve dışarı çıkardılar. Ağır yaralıları da revire götürdüler. Ben Sait Özdemir'i revirde yaralı vaziyette gördüm. Eli kesilmiş, ayağı sarılı ve yüzü ise morarmıştı. Mahkumlardan bir kısmını hastaneye sevk ettiler. Sait Özdemir gitti mi bilmiyorum'' diye konuştu. Müşteki Özdemir ise kendisine işkence yapanlardan ve duruşmadaki sanıklardan şikayetçi olduğunu tekrarlayarak, sanıkların cezalandırılmasını istedi. Mahkeme heyeti eksikliklerin giderilmesi ve 3 tanığın daha dinlenilmesi için duruşmayı 24 Mayıs'a erteledi. '12 Eylül karanlığına bir kibrit yakmaktan ibarettir' Bursa Adalet Sarayı önünde, duruşma öncesi basın açıklaması yapan Sait Özdemir, duruşma gününün 12 Mart'a rastlamasını 'tarihin bir cilvesi' olarak yorumladı. Özdemir, 12 Eylül 1980'de Türkiye'nin üzerine zifiri bir karanlığın oturduğunu belirterek, Aybastı ilçesi Sarıyer İlkokulu'nda öğretmen iken tutuklandığını ve çeşitli cezaevlerine sevk edildiğini, en son Bursa'daki cezaevinde kaldığını anlattı. Cezaevlerine sevk edilirken işkencelere, açlık grevlerine, ölüm oruçlarına ve çığlıklara şahit olduğunu dile getiren Özdemir, ''Çığlıklar gök kubbemizde hala titreşim halindedir. Bu çığlıkların bir tanesi Bursa'da yere indi. Şimdi sıra diğer çığlıkları yere indirmektedir. Bu dava, 12 Eylül karanlığına bir kibrit yakmaktan ibarettir. Şimdi bu umutları çoğaltma zamanıdır. Umutluyum. O pırıltıyı görüyorum ama bu topyekun ayağa kalkmakla olacaktır. Yıllarca acının ve zulmün en canlı tanığı oldum'' dedi Sait Özdemir'in davasına destek verdiğini ve 12 Eylül döneminde avukat olduğunu belirten Bursa Barosu Başkanı Ekrem Demiröz, o dönemde haksızlığa ve işkenceye uğrayan insanların peşinde olduklarını dile getirdi. Demiröz, o zamanlarda 'Bir gün, yaşanan hukuksuzlukların ve acıların hesabı sorulacak mı' diye düşündüğünü aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bu insanlık suçunu iddianameye dönüştüren ve bu iddianameyi kabul ederek davaya dönüştüren savcı ve hakimleri kutluyorum. Sadece işkence yapanlar değil yaptıranlar da keşke bu davada olabilseydi. 12 Eylül, ne o apoletleri düşmüş iki ihtiyardan ne de Sait arkadaşımıza işkence yapmış iki gardiyandan ibarettir. Ama çok özel bir değeri var bu davanın. Bu dava zannediyorum ki Türkiye'de ilk. Yıllar önce yaşanmış acıların hesabının sorulabileceği ihtimali bile bende buruk bir heyecan yaşatıyor. Umarım ülkemiz bir daha darbeler, işkenceler, acılar görmez.'' Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü ve müdahil avukatlardan Ali Arif Cangı da 12 Eylül’ün döneminin suç olduğunun ortaya çıkması için bu davanın da büyük önem taşıdığını kaydetti. Cangı, “Eşit ve demokratik bir ülke için çocuklarımıza sorumluluğumuz var. 12 Eylül ile yüzleşmek için sadece iki generalin yargılanmasının yeterli değildir” dedi. Basın açıklamasına katılanlar, ellerinde ''Sıra sizde..! Netekim'', ''Takipteyiz Netekim'' yazılı dövizlerle Özdemir'e destek verdi. Basın açıklamasına katılanlar arasında DİSK Bölge temsilcisi, KESK temsilcisi, Bursa Barosu Bşk, Bursa Tabib Odası bşk, Bursa Makine Müh. Odası şk, Emekli sen şb bşk yer alıyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder